8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü, işçi sınıfının mücadele ile kazandığı tarihi günlerden biridir. İşçi sınıfının kadınıyla, erkeğiyle, cins ayrımcılığına, kapitalizmin katmerli sömürüsüne, her türlü zulme, militarizme ve emperyalist savaşlara karşı; barış, özgürlük ve eşitlik için verdikleri mücadelenin simgelendiği bir gündü
“Toplumda ve İşte Cinsiyet Eşitliği” eğitimi Avrupa Sendikalar Enstitüsü (ETUI) tarafından 15-17 Kasım 2016 tarihleri arasında Belçika’nın Gent şehrinde düzenlendi.
Üç gün süren eğitim programında; Belfast Üniversitesi’nden Dr. Rossella Ciccia tarafından “Avrupa Birliğinde Toplumsal Cinsiyet Rejimleri”, Louvian Üniversitesi’nden Prof. Dr. Pascale Vielle tarafından “İşte ve AB direktiflerinde Cinsiyet” ve ETUC Kadın Komitesi Üyesi Ptricia Biard tarafından “ETUC Cinsiyet Eşitliği Eylem Programı” sunumları gerçekleştirildi.
Toplantıda ayrıca erkek ve kadın arasındaki eşitlik ve eşitsizlikler, cinsiyet eşitliği ile ilgili kısa ve uzun dönemli çalışmalar ile işyeri, işkolu, sektör, ulusal ve AB düzeyinde neler yapılmalı başlıkları üzerine konuşuldu.
Koordinatörlüğünü ETUI’nin üstlendiği eğitim programı Türkiye’den ve Avrupa’dan birçok sendikacının katılımı ile gerçekleşti. Türkiye’den DİSK adına Genel-İş Sendikası’ndan Özgün Millioğulları Kaya ve Mine Dilan Kıran, Dev Turizm-İş Sendikası’ndan Derya Beko ve Nuriye Alsancak katıldı.
0
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun 8 Mart açıklaması
Bundan 159 yıl önce New York’ta bir tekstil fabrikasında yanarak hayatını kaybeden işçi kadınların anısı direnen tüm kadınların mücadelesine ışık olmaya devam ediyor.
Kadın emeğinin direniş tarihi 8 Mart bu yıl yaşam hakkına, özgürlüğüne, emeğine sahip çıkan kadınların tek adam rejimine karşı mücadelesiyle karşılanıyor. Kadınların öfkesi, isyanı, heyecanı bugünlerde “hayır”la harmanlanıyor. Kadınlar 16 Nisan’daki Anayasa referandumunda hayır diyor.
Emeğimiz için, eşitlik için hayır!
Türkiye’de kadın emeği her geçen gün daha da görünmez ve değersiz hale getirilmektedir.
Her 4 kadından 3’ü ücretsiz çalışmaktadır. Kadınlar, ev ve aile bakımına erkeklerden 5 kat fazla zaman harcadığı için 11 milyon kadın çalışma hayatına katılamamaktadır.
Çalışma hayatına katıldıklarında ise ucuz ve güvencesiz işçi olarak görülmektedir. Kadınlar erkeklerden 2,5 kat daha az ücret almaktadır.
İşsizlikten de en fazla kadınlar etkilenmektedir. İşsizlik oranı yüzde 20’lere ulaşmış iken kadın işsizlik oranı yüzde 28’i bulmuştur.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum, WEF) geçtiğimiz aylarda yayınladığı “Kapsayıcı Büyüme ve Kalkınma Raporu”na göre kadınların işgücüne katılım oranı açısından Türkiye, kendi gelir kategorisindeki 26 ülke arasında son sıradadır. Kadın ve erkek gelir eşitsizliğinde ise Türkiye yine son sıradadır. Finansal varlıklar açısından ise 26 ülke arasında cinsiyet eşitsizliğinin en yüksek olduğu ikinci ülke yine Türkiye’dir.
Kadınlara “en az üç çocuk doğurma” dayatmasının yapıldığı Türkiye, 26 ülke arasında ücretli gebelik izinlerinin en düşük olduğu üçüncü ülkedir.
Bu veriler göstermektedir ki Türkiye’de kadın emekçilerin ne adı ne de yeri vardır.
Bugün gündemimize getirilen Başkanlık rejimi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek, kadın emeğinin daha güvencesiz, esnek hale getirilmesinin önünü açacaktır. Dünyadaki tüm örnekler göstermektedir ki başkanlık rejimleri eşitsizlikleri büyütmektedir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı verilerine göre başkanlık rejimlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği parlamenter rejimlere göre iki kat daha fazladır. (Parlamenter rejimlere sahip ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği göstergesi 0,218 iken, başkanlık rejimlerinde 0,441’e yükselmektedir.)
Kadınlar 8 Mart’ta eşitsizlikleri büyütecek bir rejime “Hayır” diye haykırırken taleplerini de yükseltmektedir: Eşit işe eşit ücret ile çalışma hakkı için; sendikal haklarımız için; sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik haklarının güvence altına alınması için; kreşler, bakımevleri ile ev işlerinin toplumsallaştırılmasına yönelik adımların atılması için; kadınların toplumsal yaşama eşit biçimde katılımı için mücadeleye devam edeceğiz.
Kadınlar kazanacak, emek kazanacak!
Bu topraklar şahittir ki, kadınlar hep beraber direnerek tecavüzcüleri aklamak için çıkarılmak istenen yasayı durdurmuş, çocuk istismarcılarından hesap sormuştur.
Bu topraklar şahittir ki, emeğin haklarına yönelik saldırılarda memleketin dört bir yanında direnen kadınlar umudun sembolü olmuştur.
Ve bu topraklar görecektir ki, kadınlar savaşları durduracak, barışı ve yaşam hakkını kazanacaktır.
Ve bu topraklar görecektir ki, kadınlar tek adam düzenini yenecek, demokrasiyi kazanacaktır.
Tüm dünya kadınlarının isyanına ses veriyoruz. 8 Mart’ta bu memleketi kadın mücadelesinin ilke ve değerleriyle, emeğin mücadelesinden aldığımız güç ve cüretle yeniden kuracağımızı ilan ediyoruz.
Emeğimize, bedenimize ve kimliğimize sahip çıkıyor; eşitlik, özgürlük ve barış için mücadele etmeye devam ediyoruz.
Eşitlik, özgürlük, ekmek ve gül istiyoruz!
Yaşasın 8 Mart!
0